17 Ekim 2011

Yeni Proje: Okuduklarımdan #1

    
     "Eviçi mahremiyet retoriği, kimi meseleleri ve çıkarları kişiselleştirmek ve / veya ailevileştirmek yoluyla kamusal tartışmadan dışlamayı hedefler; bu sorunları özel-eviçi veya kişisel-ailevi meseleler olarak tanımlarken onları kamusal-politik mesele ve çıkarlara karşı ayırdetmis olur. Buna karşın ekonomik özel alan retoriği, bazı meseleleri ve çıkarları ekonomikleştirerek kamusal tartışmadan dışlama peşindedir;sözü edilen meseleler ve çıkarlar burada ya gayrişahsi pazar zorunlulukları olarak, ya 'özel' mülkiytt ayrıcalığı olarak, ya da yönetici ve planlamacıların ilgi alanına giren teknik sorunlar olarak tanımlanı ve hep birlikte kamusal, politik meselelere karşı ayırdedilirler. Her iki durumda da  sonuç, belli meselelerin uzmanlaşmış sahalara taşınması ve dolayısıyla da genel kamusal tartışma ve çatışmadan korunmasıdır. Bu, genellikle hakim grup ve bireylerin lehine, onlara bağımlı olanların ise aleyhine işleyen bir süreçtir."

   Nancy Fraser; Kamusal Alanı Yeniden Düşünmek:Gerçekte Varolan Demokrasinin Eleştirisine Bir Katkı. Kamusal Alan (ed. Meral Özbek), 2004, İstanbul: Hil Yayınları

  Aktaran: Serpil Kırel; Kültürel Çalışmalar ve Sinema, s.62

Filmekimi 2011 : Elena

    Bu yıl Filmekimi'nde ancak 7 filmi görebildim. Biletleri satışa çıktığı ilk gün alsam da yer kalmamıştı. Belki gelecek yıl festival süresini daha uzun tutabilirler. İzlediğim filmlerden öncelikle Elena hakkında  birşeyler yazmak istiyorum.

   Elena, Rus yönetmen Andrei Zvyagintsev'in son filmi. Yönetmeni daha önceki Dönüş [2003] ve Sürgün [2007] filmlerinden haturlayabilirsiniz. Cannes'da bu yıl Belirli Bir Bakış Jüri ödülünü almış. Zvyagintsev, bu filminde de Rus klasiklerine yakın bir  yerden bakıyor. 10 yıl önce hastaneden tedavi ettiği adamın önce sevgilisi, sonra karısı ve yine hastabakıcısı olan Elena'nın hikayesinin bir bölümüne tanık oluyoruz. Filmin açılış sahnesi dışarıda içeriye bakan uzun bir sekansla başlıyor. Genelde biz pencereden dışarıya uzun uzun bakarken, bu sefer Elena'nın hayatına uzun bir bakış atıyoruz. Gündelik hayatın içinde geçen ama tasvirlerle, konuşulanlarla Çehov öykülerini anımsatan film, Elena'nın ahlakı çıkmazını gösteriyor. Kocasının kendisini mirasından mahrum bıraktığını öğrenince; oğlunun geleceği için bir karar verir. Film bu kararı;insan doğasını; dini motifler, simgesel görüntüler, ahlaki ön-kabuller eşliğinde veriyor.  Zyyagintsev'in diğer iki filmine göre izlemesi daha akıcı olan bu filmi, aile kuruma uzaktan ama uzun bir bakış atıyor


   Meraklısına Not: Atlas Sineması'nda 17., 16., 15. ve 14. koltuklar en öndeki ilk dört sıra; Nişantaşı City's de ise en ön sıra A ile başlıyor. Online bilet alırken dikkat!

24 Eylül 2011

4 Şubat 2011

Haftanın Kitapları

Okulun ara verdiği dönemde hem tez için bir konu bulmam hem de diğer okumalarımı yapmam gerekiyor. Bir haftadır da hastayım, bana moral verecek en iyi şey kitaplar olduğu için bugün üç yeni kitap aldım.

* İlki Robert Phillip Kolke'in "Değişen Bakış" isimli De Ki Yayınları'ndan Ertan Yılmaz'ın çevirisiyle çıkan kitabı. Orjinal ismi "The Altering Eye: Contemporary International Cinema" olan kitabın ingilizcesini online olarak bu adresten okuyabilirsiniz: AlteringEye. Internette olduğunu bilseydim alır mıydım acaba? Alırdım tabii. Kitabı laptop ya da ebook readerdan okumaya hala alışamadım.

* Diğer kitap Metis Yayınları'ndan çıkan Georg Simmel'in "Bireysellik ve Kültür" kitabı. Tuncay Birkan'ın çevirisiyle yayınlanmış 23 makale yer alıyor.

* Son kitap ise; Say Yayınları'nın Fikir Mimarları Dizisinden Veli Urhan'ın hazırladığı Foucault kitabı. Say Yayınlarının Fikir Mimarları Dizisi benim için wishlist öğeleri bir süredir. Birkaç  tanesini aldım ama bir kitapkuşu olarak gözüm hepsinde!

Animasyon

Uzun bir aradan sonra animasyon konusuyla geri dönelim. Bizim dönemimiz için animasyon dendiğinde akla öncelikle Walt Disney, Clementine, Voltran, He-Man gibi isimler geliyor. Animasyonun geçmişine biraz eğildiğimizde ilk olarak 1908'de Emile Cohl'un siyah arka fon üzerine çizdiği beyaz figürlerin  hareket ettirilmesiyle, daha sonra da Winsor Mccay'ın "Gerti - The Trained Dinasour" (1914) filmiyle çizgi film dünyası ile tanışan seyirciler için asıl ilgi çekici dönem 1928-1938 yılları arasındaki Walt Disney dönemidir. “Micky Mouse”, “Donald Duck”, “Silly Symphonies“ gibi filmler, ilk sesli çizgi film “Steambot Willy”; ilk renkli ve kısa film dalında Oscar kazanan film “Flowers and Trees”, ilk uzun metrajlı film “Snow White and Seven Dwarfs” hep bu dönemin ürünleridir.Disney Rönesansı denen dönemin son ürünlerinden olan "Aslan Kral"ı unutmadım tabii ki. 1994 yılında vizyona girdiğinde olay olmuştu.
Klasik anlamda animasyon dendiğinde aklımıza iki boyutlu olarak yapılmış eserler gelse de bilgisayar teknolojisinin gelişmesi ile birlikte üç boyutlu animasyonlarla rağbet artmıştır. Üç boyutlu bilgisayarlı animasyon yazılımlarının sağladığı olanaklar ile gerçek dünyada var olan obje ve modelleri gerçeğe çok yakın bir şekilde yaratılması ve bununla birlikte gerçekte var olmayan biçim ve şekillerinde yaratılabilmesi mümkündür. Böylece yaratıcılığın içsel yönü sınırsız hareket ve anlatım olanaklarıyla gerçekleştirilebilir.
İlk zamanlar cisimlerin gerçeklerinin yerine konan çizimleri içeren bir film olarak karşımıza çıkan animasyon daha sonra film ve fotoğraf alanındaki yeniliklerle beraber tekniğini geliştirmiş, renk ve ses öğesini de içeren bir hale gelmiştir.  Animasyon ile her konuyu anlatmak mümkündür. Televizyon ve sinemada olduğu gibi animasyonda da, bir saniyede 24 kareden oluşan görüntüler ile hareketlerin devamlılığı sağlanır.  Çizgi film, televizyon, sinema, reklam, bilgisayar oyunu, eğitim amaçlı animasyonlar yaşantımızda çoğu zaman karşımıza çıkmaktadırlar. Diğer tüm sanat dallarını kapsayan bir forma sahip olan animasyon ile resimler, heykeller, çizgiler, gölgeler ve oyuncaklar ekranda canlılık kazanır.
Günümüzde animasyon denilince akla gelen ilk isimlerden olan Pixar’dan bahsetmeden bu yazıyı bitirmek olmaz. Pixar, 1979 yılında Lucasfilm’in bünyesinde kurulmuş, 1986 yılında önce Steve Jobs sonra da 2006 da Disney tarafından satın alınmış dünyanın en iyi animasyon şirketlerinden biridir. Bünyesinden çıkan filmlerden bazıları; Toy Story, Finding Nemo, Wall-E’dir. Hem çocuklara hem de içindeki çocuğu hala sevenlere yönelik çalışmalarla saygımızı kazanmış bir şirkettir.
Artık klasik elle çizilen çizgi filmler pek yapılmıyor, 3-d programlarla animasyon oldukça kolaylaştı. Teknolojinin getirdiği bir diğer güzellik, el oyalaması yerine hayal gücüne daha çok zaman ayırabilmek belki de…

 

Detaylı bilgi için kaynakça:
* http://en.wikipedia.org/wiki/Pixar
* http://en.wikipedia.org/wiki/Clémentine
* http://www.imdb.com/title/tt0110357/

5 Ocak 2011

Ocak Ayı Projesi : Orhan Pamuk

Georg Simmel ve animasyondan bahsedeceğimi söylemiştim ama onlardan önce bir haberim var: Ocak 2011 projesi olarak Orhan Pamuk kitaplarını belirledim. Sırasıyla;
Kara Kitap, Yeni Hayat, Benim Adım Kırmızı ve Masumiyet Müzesini okuyacağım. (İlk üçünü daha önce okumuştum.)
Bakalım bu kadar ödevle bu proje nasıl ilerleyecek..

Resimdeki kadın mavi yatağında suskun Rüya gibi değil mi?



*Resim: Edward Hopper (Morning Sun-1952)