29 Haziran 2015

Talking

"One must always apologize for talking about painting. But there are important reasons for not keeping silent. All the arts live by words. Each work of art demands its response . . ."

                                                                                                 Paul Valéry


Man Ray, 1926

4 Ağustos 2014

Yıldız Hanım’ın Günlüğü

Nuri Bilge Ceylan’ın Kış Uykusu’nu uzun zamandır düşünüyorum. Filmin ben de uyandırdığı bir çok duygu var. Kendimle, seçtiğimiz yaşamla ve diğerleriyle ilişkilerimizle ilgili bir çok duygu ancak bir de filmin zamansızlığını dair birşeyler var aklımda.

Kış Uykusu’nun bende uyandırdığı zamansızlık duygusuna dair düşünürken aklıma Yıldız Moran geldi. Çünkü filmi izlerken 'ben bu kareleri  bir yerden hatırlıyorum/hissediyorum' duygusundan pek kurtulamamıştım. Bazen hissettiklerimizle hatırlarız. Yıldız Moran’ın  geçtiğimiz  ocak ayında Pera Müzesi’ndeki sergisini gezerken de aynı duyguyu yaşamıştım.

Konuyu, seyircisinin/okuyucusunun gözüne sokmadan, araya yeterli mesafe koyarak veren ve onunla başbaşa kalmasını sağlayan etkileyici bir yaklaşıma sahip Yıldız Moran. Bu yaklaşım fotoğraflarına zamansız bir ruh kazandırıyor.

19 yaşında Londra’ya fotoğrafçılık eğitimine gider, 20 li yaşlarının başında tek başına Portekiz, İspanya ve İtalya’yı gezer. Ülkeye döndüğünde yıl olan1954’te, 22 yaşında dayısı ile çıktığı Anadolu gezisinde çektiği kareler bir günceye yazılmış gibi doğrudan, ayrıntıları atlamayan ve abartıdan uzaktır.  

Fotoğrafçılık anlayışı sadece belgesel ya da durum fotoğrafçılığının ötesindedir, fotoğraflarının farklı bir anlayışı olduğunu hissedebilirsiniz ve bunun için de uzun uzun fotoğraf üzerine okumuş olmanıza gerek yok. Fotoğrafın Kısa Tarihi makalesinde Walter Benjamin  “mekanik olana baskın çıkan ruh, yaşamın anlamını öykülere (mesellere) dönüştürür” der. Bu tek cümleyle özetlenen ruh, sanatçının arayışının temel güdüsüdür. Moran da fotoğraflarında bu ruhun arayışındadır. Bir röportajında fotoğrafları hakkında “içindeki mana yeterli değilse, ışık ve komposizyon ne kadar mükemmel olsa da çekmem” demiştir.  

Artık bir anlık bakıp geçtiğimiz instagram fotoğrafçılığının namının yürüdüğü bu günlerde Yıldız Moran’ın fotoğrafları uzun uzun nefeslenebileceğiniz farklı diyarlara açılan kapılardır.







27 Temmuz 2012

Freud vs. Candan

Oldukça iddialı bir başlık biliyorum. Yıllar önce rüyamda Freud'u ve Jung'u görmüştüm. Okuduğum lise de psikoloji öğretmeniydi Freud ve dersleri çok uzun sürüyordu. Rehberlik öğretmeni olan Jung ise, onun dediklerine kulak asmamamız gerektiği öğütlüyordu. Bir okul gezisine çıktığımızda korkunç bir kaza geçirmiştik ve birden uyanmıştım. Terapi malzemesi olabilecek bu rüyadan yıllar sonra ise tez çalışmam için bir kez daha Mösyö Freud ile karşı karşıyayız.


6 aylık bir süre içerisinden Freud, Jung ve Lacan okumaları yapmam gerekiyor. Süre uzun gibi görünse de sadece bu üçlü ile bitmeyecek; göstergebilim ve sürrealizm ile de kesişiyor yolum. Ancak şimdiden o kadar ilerisini düşünmeye gerek yok. Freud için, Didier Anzieu'nun "Freud'un Otoanalizi ve Psikanalizin Keşfi" ile başlayalım. Sonra Freud'un Psikanalize Yeni Giriş Dersleri, Totem ve Tabu ve Rüya Yorumları ile devam edelim.


Bu karizmatik beyefendiyi özlemişim.

Anime Köşesi #1 : Fairy Tail


Bu sıcak yaz günlerini geçirmenin keyifli bir yolu da anime izlemekten geçiyor. Yorgun bir günün sonunda izlenen bir kaç bölüm anime içinizdeki çocuğu uyandırıp sizi yetişkinliğin getirdiği sorumluluk dünyasından uzaklaştırabilir. Günlük Sanat'ın bu yeni köşesinde anime serilerinden bahsedeceğiz. Köşenin ilk konuğu ise 140. bölümü yayınlanan Fairy Tail dizisi. 
                           
Fairy Tail
 
Lucy - Happy - Natsu
Happy

 







Büyünün ve büyücülerin kabul gördüğü bir evrende geçen dizi, Lucy'nin büyücü loncasına katılmak için çıktığı yolculukta Natsu ve uçan kedisi Happy ile karşılaşması ile başlıyor. Natsu, ateş ejderhası tarafından büyütülen bir ateş büyücüsü. Natsu ile birlikte Fairy Tail Loncası'na giden Lucy, burada yeni bir hayata başlıyor. Kendisine yeni bir aile kuruyor. Arkadaşların, birbirlerinden ne kadar farklı olsalar da bir aile olabileceklerini; farklılıkların bu aileyi bütünleştireceğini Lucy ve Natsu'nun yaşadıkları olaylar çerçevesinde görebiliyoruz.Karakterler, neredeyse tüm hikayelerdeki gibi yaşadıkları olaylarla büyüyorlar, güçleniyorlar ancak eğlence anlayışlarını hiç kaybetmiyorlar.

Arka planda Natsu'nun kaybolan ejdarhasına dair  leitmotif bir hikayeye sahip olan anime ön planda yer alan hikayelerle akıcılığını koruyor. Bahsedilen evrene girmek hiç zor olmuyor. Bazen kahkahalarla gülüyorsunuz bazen de gözünüzün kenarından bir iki damla yaş siliyorsunuz.  Hikayenin genelinde Bleach ve One Piece'ten birşeyler hissetsek de kendisine dair özgün bir dünya yaratmış olan Fairy Tail'i izlerken oldukça eğleneceğinize eminim.

9 Mayıs 2012

Salvador Dali'nin İlahi Komedyası

                
Salvador Dali'nin İlahi Komedya için hazırladığı baskılar önce İstanbul'da sergilendi. Şimdi ise Ankara'ra da Cermodern'de sergileniyor. Dali'nin, 1950 sonrası yaptığı bu suluboya taşbaskılar Dante'nin İlahi Komedyası'na derin bir bakış içeriyor. 

İlahi Kehanet
Cehennem bölümünde, günahları yüzünden cezalandırılan ruhlar, parçalanan bedenler, döngüsel olarak sonsuza kadar süren cezalar ve vahşi ve zorlayıcı çizimler bedensel acıya işaret ediyor. Bu gösterim, cehennemdeki ruhların çektiği acıyı anlamamızı sağlıyor. Ancak bu yazıda bu çizimler yerine cennetin huzurlu tasvirlerini paylaşacağım.

Daha sonra Dante ve Virgil'in yolculuğu Araf'ta devam ediyor. Araf, günahlarının affını bekleyen ve bunun için yakaran ruhlarla dolu, affedilen ruhlar bir meleğin kullandığı "Ruhların Kayığı" ile cennete doğru ilerliyorlar. Dante'de en sonun bu kayıkla Araf Dağı'nın tepesine, Cennet'in kapısına gidiyor ve Beatrice ile buluşuyor. Cennete girmeden önce günah çıkartıp arınan Dante, cennette azizlerle, büyük meleklerle karşılaşıyor.  Umut Ormanı'ndan geçip Hz. İsa'yı görüyor. En son tanrısal ışıkta yıkanıp Cennet'ten ayrılıyor. 

Karşı Koyma
Yukarıda çok kısaca özetlediğim hikaye, Dali'nin çizimlerinde canlanıyor. Son derece sert başlayan yolculuk, Araf'ta değişmeye başlıyor. Cennet'te ise kullanılan renkler ve fırça darbeleriyle hissedilen bir yumuşaklığa ulaşıyor. Cennet bir "birlik" fikri etrafında dönüyor. Özellikle "İlahi Kehanet- Divine Forknowledge" isimli eser de bunu görebiliriz. Eser, Dante'nin biricik aşkı Beatrice'in portresi. Tablo ruhani parçaların birleşimden oluşuyor. Cennetteki tüm melekler ve ruhlar, parçadan bütüne ilerleyerek Bir'i, evrenin birliğini oluşturuyorlar. Bu "Birlik", Dante için Beatrice'in bedenin de vücut buluyor. Aynı tema "Karşı Koyma- Opposition" isimli eserde de okunabilir. Tanrısal ışığın karşısında cennetteki/evrendeki tüm ruhlar ve melekler "Bir"'e doğru ilerliyorlar. Bu eserin adı bazı kaynaklar "The Dust of Souls" olarak geçiyor.

Ankara'daki sergi 20 Mayıs'a kadar devam ediyor, İstanbul'daki sergiye Ankara'dan gelenlerin olduğunu biliyorum. Ankaralılar bu sergiyi kaçırmayacaklardır:)

 



17 Ekim 2011

Yeni Proje: Okuduklarımdan #1

    
     "Eviçi mahremiyet retoriği, kimi meseleleri ve çıkarları kişiselleştirmek ve / veya ailevileştirmek yoluyla kamusal tartışmadan dışlamayı hedefler; bu sorunları özel-eviçi veya kişisel-ailevi meseleler olarak tanımlarken onları kamusal-politik mesele ve çıkarlara karşı ayırdetmis olur. Buna karşın ekonomik özel alan retoriği, bazı meseleleri ve çıkarları ekonomikleştirerek kamusal tartışmadan dışlama peşindedir;sözü edilen meseleler ve çıkarlar burada ya gayrişahsi pazar zorunlulukları olarak, ya 'özel' mülkiytt ayrıcalığı olarak, ya da yönetici ve planlamacıların ilgi alanına giren teknik sorunlar olarak tanımlanı ve hep birlikte kamusal, politik meselelere karşı ayırdedilirler. Her iki durumda da  sonuç, belli meselelerin uzmanlaşmış sahalara taşınması ve dolayısıyla da genel kamusal tartışma ve çatışmadan korunmasıdır. Bu, genellikle hakim grup ve bireylerin lehine, onlara bağımlı olanların ise aleyhine işleyen bir süreçtir."

   Nancy Fraser; Kamusal Alanı Yeniden Düşünmek:Gerçekte Varolan Demokrasinin Eleştirisine Bir Katkı. Kamusal Alan (ed. Meral Özbek), 2004, İstanbul: Hil Yayınları

  Aktaran: Serpil Kırel; Kültürel Çalışmalar ve Sinema, s.62

Filmekimi 2011 : Elena

    Bu yıl Filmekimi'nde ancak 7 filmi görebildim. Biletleri satışa çıktığı ilk gün alsam da yer kalmamıştı. Belki gelecek yıl festival süresini daha uzun tutabilirler. İzlediğim filmlerden öncelikle Elena hakkında  birşeyler yazmak istiyorum.

   Elena, Rus yönetmen Andrei Zvyagintsev'in son filmi. Yönetmeni daha önceki Dönüş [2003] ve Sürgün [2007] filmlerinden haturlayabilirsiniz. Cannes'da bu yıl Belirli Bir Bakış Jüri ödülünü almış. Zvyagintsev, bu filminde de Rus klasiklerine yakın bir  yerden bakıyor. 10 yıl önce hastaneden tedavi ettiği adamın önce sevgilisi, sonra karısı ve yine hastabakıcısı olan Elena'nın hikayesinin bir bölümüne tanık oluyoruz. Filmin açılış sahnesi dışarıda içeriye bakan uzun bir sekansla başlıyor. Genelde biz pencereden dışarıya uzun uzun bakarken, bu sefer Elena'nın hayatına uzun bir bakış atıyoruz. Gündelik hayatın içinde geçen ama tasvirlerle, konuşulanlarla Çehov öykülerini anımsatan film, Elena'nın ahlakı çıkmazını gösteriyor. Kocasının kendisini mirasından mahrum bıraktığını öğrenince; oğlunun geleceği için bir karar verir. Film bu kararı;insan doğasını; dini motifler, simgesel görüntüler, ahlaki ön-kabuller eşliğinde veriyor.  Zyyagintsev'in diğer iki filmine göre izlemesi daha akıcı olan bu filmi, aile kuruma uzaktan ama uzun bir bakış atıyor


   Meraklısına Not: Atlas Sineması'nda 17., 16., 15. ve 14. koltuklar en öndeki ilk dört sıra; Nişantaşı City's de ise en ön sıra A ile başlıyor. Online bilet alırken dikkat!